13 Kasım 2009 Cuma

Aslında bilmek istemiyorum. Yine de gitmeden önce bağırdım bana gerçeği söyle diye. Yazma saçmalığı başlamamıştı bile. Benim yaptığımı yapanlar yaptıklarıyla nereye varmaya çalışıyorlar bilemiyorum ama her çaba boşa gidiyor. Herkesin berbat bir hikayesi var ve berbat anlatıp evrenin unutulmuş çocuklarıyız vs. diyorlar. Ben öyle yapmayacağım ama ne yaparsam yapayım onlardan beter olacağım. Çünkü kendimi siktir edemiyorum ve gizli gizli önemsiyorum. Kaçıp New York'a gittim. Bu onu etkileyecek miydi? Ne ummuştum? Dönüşte bana koşacaktı galiba. Her ayrılık hikayesinde boktan öfkemizle sanat eseri yaratmaya çalışıyoruz. Ne olacak? Henüz yeni sevişmiş ve tabii ki hayalinize göre pek de tatmin olmamış. Az bağırmış. Boşalmamış. Size söylediklerini söylememiş. Büyük mutluluk. Üstünde havlusuyla. Henüz her tarafı sızlarken. Eserinizle -artık kitap mıdır şarkı mıdır- karşılaşıp gizli gözyaşları dökerek kaybettiklerine ağlayacak. Size acıklı hikayeniz insanların başını döndürür gibi geliyor ama öyle bir şey yok. Anlatırken. Beni direk dansına götürdü inanabiliyor musunuz? Bana neler neler içirdi. Gerçek bir dost. Beni aşağılayıp durdu. Ground Zero'da ne arıyorsam onun artık orada olmadığını söyledi. Ben ne yaptım? Nasıl bir hayal kurdum kim bilir? Zorladım ve kendi içimde böyle bir nokta olduğuyla ilgili konuşup durdum. Çoktan ölmüş olan annemi ve babamı hatırlayıp hüzünlendim ama hemen sonra gülme krizi başladı. Karıştırdığınız bitkiye dikkat edin demeliydiler. Meyvelerle beslendim gizlice dilimle takip ettim. Türkçe küfürleri çok sevdiler. Ç'ler K'ler P'ler. Öfkemi taşıyabilen harflere bayılıyorum ben. Bilemedim Allahım eğleniyor muyum? Yasta mıyım? Suç mu işliyorum? Günah hakkında biraz bilgi versen bana. Ama yazdığın kitapların dilini sevmiyorum. "Şüphesiz ki biz günah hakkında..." diye başlar sonra soğurum senden iyice. Çok acı var ve insanlar kapında kuyruk olmuşlar. Benimki bir boka yaramaz biliyorum. O olmadan ikimizin de çok iyi bildiği gibi yaşayabiliyorum. Şimdi de hiç yapmamam gereken bir şeye başladım. Sanki mesele ben değilmişim gibi yapıyorum. Mesele benim az ya da çok. Günden güne eriyerek yok olan anneminki kadar değil belki. Bir keseye işemek zorunda kalan ve kıçına sokup durdukları hortumlar yüzünden benimle göz göze gelmek istemeyen babamınkiyle de yarışamaz belki. Ama koşup bağırmak ve lanet okumak istiyorum. Hiç getirmeyeceğin belaları. Bana dokunup iyi edebilirdin. Aklından geçirsen tüm hücreleri yenilenirdi annemin. Hep daha büyük bir planın var. Ve seni temsil eden senin adına konuşan insanların her biri ancak senin yokluğunun kanıtı olabilirler. Fakat sana saygı duyuyorum başımdan savmıyorum. Konuşuyorum ve sen hep cevap vermek yerine işi zorlaştırıyorsun. İyi bir nedenin olmalı ve eğer açıklayacak vaktin olursa- o kadar zamanı neye harcıyorsun hiçbir şey yapmadığın düşünülürse. Yoksa tüm yörüngeler kontrolden çıkıp başına bela mı oldular? Kendini de kapsayan bir olasılığın içine mi düştün? Haşa diyelim de öyle olsun.

İşte o bitkiyi tüttürünce Tanrıya ulaşıyorsunuz.İnanmadığınız ne varsa inanıyorsunuz. İnsanlar büyüdü, ben küçüldüm. Dev bir kalçayı izledim. Beni önce yutacak sonra sıçacak. Her şey olabilir gibi görünüyor bir kalkabilirsem. Kurumuş ağzıma biraz sıvı... Viski değil. Beni yeniden isteyecek olsa tüm bu düşünce girişimi sona erecek. Bu da sadece bana değil dev direk dansçısını izleyip sürekli beni dürten arkadaşıma da komik geliyor. Geçici düşünürmüşüm. Havada tırnak işareti içine alarak söylüyor. Bana bak onun yani şimdi beni istemeyen ama daha önce istemiş olan kızın kasıklarını ve özledim ve şimdi seninle konuşurken onu öptüğüm, ağzıma aldığım anları düşünüyorum. Zevkle yalvarıyor insanlar birbirlerine. Bilmediklerini öğreniyorlar. İkimizin arasındaydı. Yaratıp başıboş bırakmamıştık. Geliştiriyorduk bu öldürücü bir hırstı öldürücü bir zevkti. Onun için kolay olmamış olmasını istiyorum. Sahneden yüzüme yutucu kıç yaklaşıyor. Hatırlaya hatırlaya bozmadan önce yeni hatıralar edinmek istiyorum. Kibarlığı bırakıp söylemek gerekirse yarrağı yedim. Bayağıca. Enlemesine, iki porsiyon. Özür dilerim. Ayıp ediyorum. Sikmişim alayını. Biraz rahatlamaya ihtiyacım var. Göm şu kadına. Arka arkaya. Kendimi korumalıyım. Yerimden kalkabilseydim içimde biriken nefretle, gerilimle, acıyla kendimi utanç veren durumlara düşürebilirdim. Sikini kaldırabilsen adam olurdun. Biraz erektus ol. Allahtan bunları söylemiyor bana en iyi dostum. Beni çağırdı bana katlandı gezdirdi bana önce bir otel gösterdi sonra bir oda ayarladı. Bana yazmayı dene bir kaç arkadaşınla yazdıklarınızı paylaşın birbirinize görevler verin dedi. 2010 Nisanda Portland'a arabalara doluşup, B&H'ten sipariş ettiğimiz oyuncaklarla maceraya mutlaka geleceksin dedi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder