12 Kasım 2009 Perşembe

Ground Zero

Ground Zero'yu mutlaka görün. İnşaat bitmeden. Manhattan'a giderseniz o karadeliğe bir bakın. Beni arkadaşım çağırdı ve "ground zero"ya bakan bir otele yerleştirdi. Aklımdaki tek şey hediyelerdi. Beni kuyruklara soktu bana para harcattı. Beni yaşadığı adamla tanıştırdı yaşadığı adam benimle uzun uzun konuştu. Beni bloglara özendirdi. Bir yerden başlayınca hiçç düşünmediğiniz bir noktaya varıyormuşsunuz. Bana 9/11'i anlat dedim. Gazeteci turist tavrımdan pek hoşlanmadı yine de anlattı. Ölen arkadaşlarını, canlı yayındaki çöküşü, uzun süre havada kalan toz bulutunu, kokuyu anlattı. İlk kez gittiğim ama yeniden davet edildiğim bu yer bana çok tanıdık geldi. Onların travmalarını çocukça bulduğumu fark ettim. Onların acılarını küçümsüyordum. Ne de olsa bunlar ötekiler için gündelik yaşamdı. Canlı bombalar, patlayıcı yüklü araçlar, bir kentin üstüne yağan bombalar, kendi ülkenizdeki esaret. Onların suçu yoktu. Onlar aynı nedenlerle acı çekiyorlardı ve kalbimi katılaştırmam haksızlık olurdu. "Siz şımarık amerikan vatandaşları! kurgu masasında kazandığınız zaferlerle sizin gerçeğiniz inşa ediliyor. Herkes kendi gerçeği için uyanıyor. Herkes kendi yorumunu baskıya gönderiyor." Küçük notlar alıp saygısızca alışverişe devam ettim. Mutlaka alışveriş yapmalı. Annem ve babam öldü. Ben hep beni yapabilecek kadar hiç yakın oldular mı diye düşündüm. Onlar için hediye alıyorum bu onlar için ayrılan köşeye. Balkonda oturup resimlere bakarken asıl anlatmak istediğim şeyi düşünüyorum. Bir yazar olmak istemiyorum. Hiçbir yazar benim için özel olmadı. Buna rağmen anlatabilirim ve belki de benden duymak bir başkası için önemli olabilir. Hiçbir vaadim yok. "Ground zero" ile açılacak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder